8 Haziran 2014 Pazar

1. İkiz Şenliği Gerçekleşti

Dün yani 7 Haziran Cumartesi günü İstanbul Aydın Üniversitesi'nde 1.İkiz Şenliği gerçekleşti. Sıra dışı Anneler Derneği kurucusu Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve yazar ikiz annesi Özlem Şinik'in organize ettiği şenliğin amacı devletin ve toplumun farkındalığının artırılması, ikiz ve çoğul ailelerin birbirleriyle dayanışmasının artırılmasıyla.  Pek çok firmanın katılımıyla gerçekleşen şenlik te 1. Ve 2. El Satış yapıldı, Hacivat Karagöz oyunu sergilendi, çitlembik abla balon ve baloncuklarla çocukları eğlendirdi. Sosyal medyadan tanıdığım, daha önce tanışma fırsatı bulduğum kişilerle ve yüzyüze hiç görüşmediklerimle karşılaşıp sohbet etme, fikir ve ürün alışverişinde bulunma fırsatım oldu.

Keyifli geçen şenlikte kimse onca ikizi bir arada görmemiştir heralde.  Oldukça renkli sahneler yaşandı.
Ben de hem ikiz annesi olarak hem de blogumu tanıtmak için oradaydım.

İşte düne dair kareler;


Blog adreslerimin yazılı olduğu Ayraçlardan batırıp dağıtırken konuklarıma da ev yapımı kurabiye ikram ettim.
 Cailou ve Micky ile hatıra fotoğrafı;)

Suat Veral ve ekibinin oynattığı Hacivat Karagöz oyunu çocukların çok ilgisini çekti.
 Ayrıca çocuklar perde arkasına geçip Hacivat ve Karagöz'ü oynatma şansı da buldular

 Çitlembik ablanın dev baloncukları çocukları hem şaşırttı, hem eğlendirdi

Ikiz gözüyle ikiz olmak konulu ödül almış resim sergisi






Tüm sponsorlara, emeği geçenlere ve şenliğe katılan herkese teşekkürler.  Güzel bir organizasyondu. 

6 Haziran 2014 Cuma

1. İkiz Şenliği ' ne Davetlisiniz

Biz yarın Enes ve Berâ ile hem ikiz annesi olarak hem de ikiannekizlihayat.blogspot.com olarak Sıradışı Annelik Derneği kurucusu Özlem Şinik 'in organize ettiği Aydın Üniversitesi'ndeki 1. İkiz Şenliği ' nde olucaz.  Sizi de bekleriz









5 Haziran 2014 Perşembe

Enes ve Berâ' nın Misafirlerine Hediyeleri; Kuş

İkiz anneleri bilir.  Normale göre hamileliğinizin cogunu yatarak, fazla hareket etmeden, hep türk altında geçirirsiniz.  Özellikle ilk 3 ay ve son 3 ay tehlikelidir. Ben de o dönemde can sıkıntısından sevgili arkadaşım Ayça sayesinde keçeyle tanıştım. Şansıma elim de yattı bu işe. Keçeyle uğraşırken Enes ve Berâ' nın gelen misafirlerine Hediyelerini de Keçeden kendim yapmaya karar verdim.

Önce nette gezinip hoşuma giden bi model buldum.  Sonra oturup kalıp çıkardım.  Resim yapan biri olduğum için bu benim için zor olmadı.  Siz isterseniz netten çıktı da alabilirsiniz. Dilinde hep "KUŞUM" kelimesi olsn biri için kuş magneti yapmaya karar verdim. Hem vakit geçirdim hem de el emeği bebek şekerleri/bebek hediyeleri yapmış oldum.  Belki yardımı olur diye sizinle de paylaşmak istedim.  Fotoğraflarla anlatmaya çalışacağım;
Kuş magnetler görselleri ve yapımı;

 Önce bu kalıpları çıkardım.  Renk renk kestim. Zevkinize göre tercih dize kalmış
 Daha sonra kuşların tek yüzlerini sade bırakırken gözlerini kalemle çizdiği yerden elimde diktim.  Kanatlarını sadece çarpı ile tutturdum. Sarı kuşta görüldüğü gibi arka kısma gelecek olan boş keçeyle göz ve kanat diktim parçayı birleştirirken gaga kısmını da iliştirip tüm parçaları elimde diktim. Arada, bir parça boşluk bırakıp oradan elyaf doldurdum ve o boşluğu da diktim.

Daha sonra Eminönü'nden aldığım tülü iki kat yapıp arkasına süs yaptım ve magneti silikon tabancası ile tüle, türlü de keçeyle yapıştırdım


Kuşlarımız hazır;)

Kolay gelsin

2 Haziran 2014 Pazartesi

Dikişsiz Papyon Yapımı

Enes ve Berâ 1 yaş partisinin teması papyon olunca, partinin her detayını papyonlarına oluştururken evin her yerini de papyon sardı. Tema papyon olunca, gelen misafirlerimize de evde elimde kendi yaptığım papyon kolyeler, çocuklarına da papyon taktık.  Ve Enesle Berâ'nın teşekkürler hediyesi papyon magnet oldu.



Yapımına gelince;
Büyüklüğünü isteğinize göre ayarlayacağınız kumaşın önce uzun taraflarını birbirini örtecek şekilde iki taraftan ortaya doğru katlayın. Sonra kısa olan kenarlar için de aynı işlemi şekildeki yapın. Tabi önce kumaşın ütüleyin. Ben kumaşlar dolabın üstünde olduğu için fotoğraf çekebilmek adına elimdeki papyon söküp tekrar yaptığım için biraz buruşuk;)


Elde ettiğiniz daha küçük dörtgenin ortasından parmaklarınızın üç kat olmak üzere şekil verin. Tam ortasından önce ince bir iplikleri sıkıca sarın.  Üzerine ister kumaşın parçasından, isterseniz de kurdele yardımıyla şekildeki gibi geçin. Ben ortadaki küçük kurdeleyi silikon tabancasıyla yapıştırdım.  Aradaki boşluktan da bağlamaya yardımcı olacak kurdeleyi geçirdim. Silikon tabancası şart değil bağlayabilirsiniz de. Kurdrlenin uçlarına çıt çıt da dikebilirsiniz. Magnet için de papyon oluştuktan sonra silikon tabancasıyla mıknatısını yapıştırdım ve poşetledim.  Bu kadar;)
Papyonları soran takipçim umarım yardımcı olmuşumdur
Sevgiler

1 Haziran 2014 Pazar

Ev Yapımı Yoğurt

Bugün Enes ve Berâ'ya kahvaltıda yemeleri için tereyağ yaparken (evet şehrin ortasında ev yapımı tereyağdan bahsediyorum) bunu bloğa yazmalıyım dedim. Sonra farkettim ki yoğurt mayalamayı da yazmamışım.
Öyleyse yoğurtla başlayalım;

Enes ve Berâ ek gıdaya geçtiklerinden beri ev yapımı yoğurt yiyorlar.  Ne yalan söyleyeyim onlardan önce hiç yoğurt mayalamamıştım. Gözümde büyütüyordum. Nasrettin hoca koca gölü "ya tutarsa?" diye mayalamaya kalkışmış. Ben bir bardak yoğurt "ya tutmazsa?" diye endişeleniyordum. Yoğurt makinesi almayi bile düşündüm.  Tabi annem olaya el koydu ve ilk mayalamada gösterdi.  Bir yıldan faaliyet nur zamandır hergün yoğurdumuzu kendim mayalıyorum.  Enes ve Berâ henüz hiç hazır yoğurt yemediler.

Siz de çocuğunuzu, kendinizi ve ailenizi ev yoğurdundan mahrum etmeyin anneler. Peki nasıl mi yapıcaz, buyrun  tarifi;

İlk zamanlar günlük şişe süt alıyordum. Şişe sütü hiç kaynatmadan el sıcaklığı derecesinde ısıtıp yarım litre şişe süt için tam dolu olmayan çay kaşığı yoğurt kullanarak mayalıyordum.  Mümkün olduğunca bir porsiyonluk ağzı kapalı kablarda mayalıyor. Böylece yoğurt saatinde dışarıda olacaksa çantama atıp çıkıyorum ve ağzı kapalı olduğundan hava almadığı için sulanmıyor.

Şimdilerde her Çarşamba ve Cumartesi Silivri'den gelen sütçüden her gelişinde 5'de kilo olmsk üzere haftada 10 kg çiğ inek sütü alıp kaynatıyorum.  Kaynamaya başladıktan sonra altını kısıp 10 dakika daha ocakta havalandırarak pişiriyorum. Buarada kaymağını tereyağ yapmak için sürekli topluyorum. Sütleri mayalayacağım kablara alıp soğumaya bırakıyorum. Yine el yakmayacak kıvama gelecek. Sıcakken mayalarsanız yoğurdumuzu ekşi olur. Önceden hazır aldığım ve kas eleyip sakladığım 750 gramlık cam yoğurt kaseleri çocukların ve bizim günlük yoğurt ihtiyacını karşılamaya yattığı için artık onlara mayalıyorum. 750 gr süt için 1 çay kaşığı yoğurdu ekleyip sütü hafifçe karıştırıyor ve sarıyorum. Sıcakken mayaladığınız süt gibi mayasını fazla atacağınız yoğurt da ekşi olur. Maya işini abartmayın yani.

Ben yoğurtları genelde akşamdan mayalıyorum.  Sabah uyandığımda buzdolabına dinlenmeye alıyorum.

Kaymakları da ağzı kapalı bir kapta buzdolabında bekletiyorum. Çünkü önceki kaymaklarla beraber ertesi gün tereyağ yapıcam

Afiyet olsun

Pınar Gogulan ' la Regresyon Semineri

22 Mayıs günü Sevgili Tuten sayesinde instagramda gördüğüm ve kayıt yaptırdığım Pınar Gogulan'ın Regresyon Tanıtım ve Semineri'ne katıldım. Sevgili Pınar'ın danışanlarının ilginç hikayelerine ve değişimlerine daha önce internette türlü hikayelerle farklı sitelerde rastlamıştım.

(Dilerseniz siz de kendi sitesinden benzer hikayeleri okuyabilirsiniz)

Bilinç altı ve düşünce gücüne inanan biri olarak regresyon zaten ilgilendiğim ve merak ettiğim bir konuydu. Bu seminer fırsatını kaçırmak olmazdı.

Önce isterseniz Regresyon Nedir? Onu açıklığa kavuşturalım. Kelime anlamı olarak kaynağa inmek anlamına geliyor. Anne karnından itibaren bilinç altındaki sorunun, olayın kaynağına inip fark etme ve çözümleme. Hatta reenkarnasyona göre önceki hayatlarımızda yaşadığımız sarsıcı olaylar, geçirilen kazalar ve ölüm anları da bugünkü yaşamlarımızda izler taşımakta. Şimdiki Zaman Regresyonu ve Geçmiş Yaşam Regresyonu olarak iki ayrı döneme bakılan seanslarında bilinç altındaki korku, nefret, kıskançlık, aşırı hırs, depresyon, endişe, güvensizlik, panikatak sıkıntıları, aşk/iş/arkadaşlık vb konularda sürekli aynı sorun ya da başarısızlık, sebepsiz kronik vücut ağrıları gibi pek çok sorunun nedeni açıklığa kavuşuyor ve çoğu bilindiği için kabullenilip çözümleniyormuş.

Bu kadar açıklamadan sonra gelelim seminere.  Seminer zaten bi ön araştırmasını yaptığım benzer bir Regresyon tanımlamasıyla başladı ve sonraki ilk konu Pınar Hanım'ın büy ük harflerle yazdığı ENERJİ oldu.


ENERJİ: Canlı, cansız herşey bir enerjiye sahip ve hepimizin bu enerjiler ile bir etkileşimi var.

Enerji ne? Nasıl mı? Yine mi enerji? İçinizde bunları sorgulayanlar olduğuna eminim. Yakın çevremden de benzer sorular geldiği için biliyorum. Hani kem göz diyoruz, nazarladı diyoruz, şunun ahını/bedduasını aldım diyoruz ve inanıyoruz. Ya da pozitif birinin yanında kendimizi iyi hissedip, bizle dertleşmeye gelen sıkıntılı kişi gittikten sonra kötü hissediyoruz, içimi kararttı diyoruz, nazar duası okuduğumuz birinden sonra ağırlık çöküyor ya. İşte bu ve benzeri şeyler enerji sorunuzun cevabı aslında. Bir eve girdiğimiz ya da bulunduğumuz ortamda kendimizi nasıl hissettiğinizle ilgili duygularımız da o evin enerjisiyle ilgili.

Maalesef bütün enerjiler pozitif değil ve hepimiz tüm gün ve tüm hayatımız boyunca her enerjiden etkileniyoruz ve başkalarını etkiliyoruz.  Görüştüğümüz, konuştuğumuz, dokunduğumuz, baktığımız herşeyden bir parça bırakıyor bir parça da alıyoruz.

Yetmezmiş gibi benim de yeni öğrendiğim eklenti enerji konusu mevcut ki, farkında olmadan ruhumuzu ve hayatımızı tüm bu yükleri taşımakta zorluyoruz. Sonra da sinirli, stresli, yorgun, bitkin olabiliyoruz.
Oysa ellerimizi yıkamak gibi enerjilerden arınıp temizlenmemizin de bir çözümü varmış.  Sevgili Pınar Gogulan seminere katılanlara uygulamalı olarak "Enerji Temizliği" yaptırıp, hergün bir kaç dakikamızı ayırarak bu yükten nasıl arınacağımızı öğretti.

Sadece arınma mı? -Hayır
Enerji Alanımızı korumayı, kötü enerjili biriyle nasıl enerji bağımızın kesileceğini de öğretti saolsun.

Ve günün tek sürprizi bu değildi.  Herkesin iki meleğim dışında bir de rehberi olduğundan bahsedip bizi gözlerimiz kapalı yönlendirerek rehberimizle tanıştırdı. Rehberimizden tavsiye alıp bir de soru sorduk. Gördüklerimizi gözlerimizi açınca not ettik. Pınar Hanim yazdıklarımızı gördüğümüz renklere göre yorumladı. Toplu yapılan bu seansta herkes farklı şeyler gördü. Ben şüpheyle yaklaştığım bu konuya gördüklerimden sonra şaşkınlıkla beraber inandım.

Enerji alanını temizleme/koruma ve rehberle tanışma/iletisime geçme seansları için öncelikle odaklanmak gerekliydi. Odaklanabilmek için de ruhu bedene sokmak gerekiyor. Hayat koşuşturması ve herşeye yetişememezlik kaynaklı hepimizin aklı başka yerlerde. Tenis, yoga, dans, koşma gibi aktiviteler ve sık sık nerede olduğunuzu ve ne yaptığınızı kendinize hatırlarmanız ruhu bedene sokmanıza yarayacak şeylerden bir kaçı.

Pınar Hanım aynı zamanda çocuk Regresyonu yapıyor. Cocuk regredyonuna sırf oğluna yardımcı olabilmek için başlamış. Bu konudan ve eklenti enerjinin ikiz oğullarımdan Berâ'daki etkisinden  aşka bir yazımda bahsedeceğim. Yüzeysel yazmak ve bu paylaşımı daha fazla uzatmak istemiyorum.

Not defterimde yer bulan altı çizilesi cümlelerim de şunlar;

*Regresyon size rağmen değil, sizinle beraber çalışır
*Ruhsal operasyon bilimsel çalışmadır
*3 türlü karma vardır.
-Düşünerek
 -Konuşarak
  -Yaparak yaratırız

*Kaynaktan Beslen.  Başkasından değil!

*İNANDIĞIN KADAR KORUNURSUN, TESLİMİYET ÇOK ÖNEMLİ!

            KARMA
Seni Seviyorum
  Özür dilerim
   Lütfen Beni Affet
    Teşekkür ederim

Bu dört cümleyi hergün herkese ve her olaya karşı defalarca tekrarlayın. Iyi gelecek göreceksiniz

Umarım faydalı bir yazı olmuştur.  Eğer ilgilendiyseniz bu semineri kaçırdım diye üzülmeyin.  Çünkü Pınar Gogulan'ın her ay düzenli olarak İstanbul'a gelip bu semineri veriyor ve isteyenlere kişisel seanslar düzenliyorlar. Bu gelişmeleri instagram ve twitter hesaplarından @mucizepinari ve @tutenden takip edebilirsiniz

Sevgiler

16 Mayıs 2014 Cuma

Soma'da Babasız Kalan Çocuklar

Ülke olarak bize insani değerlerimizi yargılatan, içimizi burkan, yürekler dağlayan, babasız çocuklar bırakan maden yeri.
Ve Türkiye'nin dört bir yanında hala duyguları olan, ben ne yapabilirim, elimden ne gelir diyen, içi içine yiyen, gözleri yaşlı binlerce insan

Sen de mi onlardansın? Öyleyse sen de facebookta kurulan "SOMA da babasız kalan çocuklar" grubuna katıl ve neler yapabileceğini, neye ihtiyaç olduğunu öğren, gerçekleştirilecek organizasyonları takip et ve duyur

Şimdiden hepinize teşekkür ederim, güzel yürekli insanlar